top of page

Allah’ım ne olur yeniden sabah olsun…

  • Yazarın fotoğrafı: Hayati Sır Web Sitesi
    Hayati Sır Web Sitesi
  • 24 Nis 2007
  • 2 dakikada okunur

Şiirin kıyısında, hakikate açılmadan önce, son bir defa arkama bakıyorum…

Dünya yanıyor… Gökdelenlerin arasından bana bakan çocuk yüzleri dehşet içinde… Mp3’lerinden yayılan müzik önce kulaklarını sonra zihinlerini sağır etmiş… Gözlerinde elektrikten bir orman yanıyor… Hepsi benzer dalgalanmalar içinde ellerindeki miki mauslarlarla ölüm işareti yapıyorlar… Ölüm!

Suyun kirliliği, temiz gıdaların tükenmesi, her eşyanın aslını kaybetmesi, aslında onların ölümsüzlük isteklerinin iç yüzü…

Gözlerimi usulca kapıyorum, yeniden cennetin hayaline kavuşuyorum… Ve kıyıdan uzaklaşıyorum…

Kalbin anlamını bulmak için vücudu kaybetsek bile kalbimizin yardımı zihnimizin temiz kalmasına yetiyor… Hepimizin zihni biz vücuda gelmeden önce cennette akan bir ırmaktı…

Huzurla akan berrak bir su… İçinde yüzlerce balık… Suyun dibine bakınca gördüğümüz inanılmaz güzellikleri cennetin… Ve hepimize madde yoğunluğunu unutturan, kâinatın her yanına yayılan sessiz müziği ışığın…

O sonsuzluk duygusu içinde bekliyorum, kelimeleri… Hiç ses çıkartmadan, bir harf geliyor önce zihnime… Tek bir harf… Dünyanın bütün sesleri onun kalbinde… Kâinatın sessizliğini bozmamak için dünyadaki bütün geçici anlamlarını susturmuş içinde… Sonra zihnimin uçsuz bucaksız dalgalarının içine kendini yavaşça bırakıyor…

Tek harf… Tek bir harf, o an, düşünmeyi başlatıyor… Ve ikinci, üçüncü, yedinci, sonra bütün harfler zihnimin içinde yüzmeye başlıyorlar…

Allah’ım, bütün kelimelerinle koşuyoruz sana… Dünya yanarken, Hz. Âdem’e öğrettiğin kelimeleri kurtarabiliyoruz bir tek… O kelimelerle dönüyoruz cennete… Cennete dönüşün o kelimelerin kalemi ile olacağını biliyoruz…

Ve yazmaya başlıyoruz…

Arkamda şeytan, bütün dünyayı yakıyor… Yangını görmüyor hiç kimse… Çünkü yangının dumansız alevi kendi bedenleri oluyor… Çocuklar, büyükler, yaşlılar birer baz istasyonu gibiler… Çevrelerine radyasyon yayıyorlar… Toprakla iç içe yaşamak unutulmuş, her uzuvları ile yakıcı bir ışını kavramışlar… Ona dönüştükçe, aldıkları sanal hazdan çığlıklar atıyorlar… Daha çok, daha çok radyasyon…

Cep telefonları, mp3’ler, mikrodalga fırınlar, klimalar, saç kurutma aletleri, elektrikli diş fırçaları, traş makineleri ve eşinizin, çocuğunuzun, sevdiklerinizin yüzüne bakmaya ayırdığınız zamandan çok daha fazla bir zamanı onun ateşten yüzüne bakmaya ayırdığınız boynuzlu bilgisayarlarınız…

Kelimelerin saf ışığı ile yaptığımız dualar sonunda kabul oldu… Ve o duaları yazan bir kalem olarak cennetin kapısına kadar gelebildik… Allah’ım, şimdi, cennetin o nurlu ışığı içinde bize hangi yeni kelimeler öğretilecek… O kelimelerle, onların gücü ile dünyaya geri dönünce çocukları, ne olursa olsun o güzel çocukları, şeytanın elinden kurtarabilecek miyiz?

Allah’ım ne olur bize öyle bir kelime öğret ki o kelimeye verdiğin sınırsız güçle, bu ilâhî kelâmı söyleyince biz dünyada, iblisin dumansız ateşini söndürsün… Çocukları kurtarsın…

Ne olur Allah’ım, ne olur çocuklar kurtulsun… Ne olur, yeniden sabah olsun.



 
 
 

Yorumlar


bottom of page