Melekle şeytan arasındaki zaman farkı
İncinmelerimizin kabalığa dönüştüğü yerdeyiz… Yaratılan bu kadar incinmemeli… Yaratılış çaresiz kalır o zaman… Hiç incitilmemesi gereken elde olmadan incitilir…
İlahî denge hayatın her alanında imkânlı olmalı… Sen de pelür inceliği gibi olmasa bile bir defter kâğıdı inceliği kadar yakın ol hayata… Kasap kâğıdı demiyorum, alınma yine… Üzerine yazı yazabilecek bir kâğıt inceliği yeterli şimdilik…
Kelimelerin kâğıda dokunduğu an vücut bulur düşüncen… Senin dışında farklı bir hayatı daha vardır o vücudun… Vücuda gelen her kelime, kaleme şükreder… O’nu yazdığı için…
Düşündüklerini yazmazsan, bir daha düşünemezsin… Dışına çıkarmalısın ki o imgeyi, yeni kelimeleri rahime alabilsin zihin…
Her düşüncenin, imgenin bir bekleme süresi vardır kalpte… Sonra zihne yolculuk başlar… Ve kalem yazar…
( Ağacın ibadetini düşünüyor akan ırmağın kenarında… Kapalı odalarda geçirdiği zamanlar için üzülüyor… Akan berrak suyla abdest alıp ağacın dibinde namaz kılıyor…
Toprağa dokunuyor insan… Ağaca sarılıyor… Ve Allah’ı anıyor… Başka ne isteyebilir ki…
Mutluluk nedir diye sorarlarsa sana işte bu andır… Varlık noktasından kâinata açılmak, eşyanın hakikatini görmek ve bunu kelimelere dökmek Allah’ın bize bahşettiği bir ihsandır…
Seninle birlikte incinen de O’dur… Kalbin sahibi, kelimelerin sırrı, insanın efendisi…
Rahimden çıkan her çocuk O’nun kalemi ile yazar ağaçtan kâğıtlara, ormanlara… Ateşin üzerine yazanlar şeytanın çocuklarıdır… Belki bugün hiç kimse farkında değildir bu gerçeğin… O çocuklar bile bunun daha farkına varamamış olabilirler… Zamanla ateşe dönüşeceklerini bilmiyorlar… Çocuklar…
Sürekli olarak ateşe bakan çocuklar artık suyu göremezler… Ağaçları, ormanları, ateşten ekranlarda seyrederler sadece… Topraktan olan tabiatları değişmeye başlar… Cinler bütün vücutlarını sarar… Bunu gözlerinde fark edebilirsin… Kuyruk sokumlarında bekleyen yılan uyandırılmıştır… Omurgalarından gözlerine kadar yükselmiş oradan dışarı bakmaktadır… Göz göze gelirsiniz birdenbire yılanla… Cennet’ten kovulmuş şeytan o çocuğun gözlerinden sana bakmaktadır şimdi… O an bütün incinmişliklerini unutur ve iblisle mücadele etmeye karar verirsin... Yoksa savunmasız çocuklarını anne babalar kendi elleriyle hiç durup düşünmeden şeytana teslim etmeye devam edeceklerdir… Teknoloji bağımlılığı şeytanın elektromanyetik gücü ile yakından ilgilidir… Aileler önce cep telefonları sonra da bütün ateşten ekranlarla çocuklarını şeytana bağlamakta hiçbir beis görmezler… Onlar için teknoloji bağımlılığı modern bir hayatın imkânları ile eşdeğerdir… Şeytan kendi fiziki özelliklerinin, teknoloji üstünlüğünün, insanlığın yararına olduğunu bütün reklâm endüstrisini kullanarak herkese inandırmıştır… Reklâmcılar, şeytanın akıncılarıdır… Süre kısaldıkça ve hız arttıkça bilin ki orada şeytan vardır…
Çocukları ne olur şeytanın hızına esir etmeyin… Şeytanın hayatınızı hızlandırmasına izin vermeyin… Kâinattaki bütüncül ahengi hayatınızda korumaya gayret edin… Bugün tabiattaki suyu, ağacı, kitabı göremeyen çocuk, yakında sizi de, annesini babasını da göremeyecek, görmek istemeyecektir…
Kâinatın ahenginin yerine şeytanın hızını koymayın… Dünyadaki bütün seküler iktidarlar hızlılarındır… Biz ağacın hızı ile yetinelim şimdilik… Toprağımıza, kalemimize ve kelimelerimize sahip çıkarsak, çocuklar da kurtarılacaktır…
Bu yazıyı ateşin üzerinde okuduktan sonra bir de ince bir kâğıda çıkış alarak rüzgarlı bir ağaç altında yeniden okuyun… Aradaki anlam farkı melekle şeytanın arasındaki zaman farkındandır…