Bir aşk şiiri nasıl yazılır şimdi!
- Hayati Sır Web Sitesi
- 18 Oca 2009
- 2 dakikada okunur

Allah’a bıraktık kendimizi… Uçurumun kenarındayız artık… Ne yapabiliriz… Kendi başımıza debelenirsek daha kolay düşebiliriz uçurumun dibine… Cehennem’e mi diyor uzaklardan bize seslenen o küçük çocuk? Gazze’de kimyasal silahla parçalanmış yüzüyle bize bakarak…
Ey gökyüzünün ilk çocuk şehidi! Bu dünyada öldürülen çocuklar Cennet’te şehit edilirler aslında… O çocukların şehit edilmelerine ses çıkarmayan insanlar da önce uçuruma, oradan da Cehennem’e düşürülürler…
Cennet’siz bir dünya kaldı şimdi bize… Cennet hayalini öldürdüler her çocukla… Sessiz bir gökyüzü var artık yukarıda… Ne zamana kadar sessiz kalacak o gökyüzü bunu hiç kimse bilemez şimdilik…
Gökyüzü çocuklarını birer birer öldürüyorlar bu seçilmiş kavmin en bağnaz evlatları… Böyle bir vahşet görülmedi hiç… Ve hepimizi çıldırtan bu derin sessiz bekleyiş…
Fırtına öncesi üzerinde siyah bulutlarıyla kabarıyor deniz!
Günlük hayatlarının içinde tutsak edilmiş herkes… Bir taraftan küresel finans terörü, sihirli hipnoz kutularından en mahrem anlarımızın içine kadar yayılan ahlak terörü, çocukların beyinlerinin içinde nanoteknoloji terörü, sonra sırasıyla gıda, sağlık, silah terörü derken şimdi de yine o aynı seçkinlerin sebep olduğu ‘Gazze’ terörü… Ve bu korkular içinde hiç kimse sesini çıkaramıyor… Ya benim çocuğum diyor! Ya benim melek yüzlü çocuğum!
Söyleyin şimdi ne yapsın bu dünya!
Gazze’nin çocuk şehitleri sahipsiz kalıyor işte…
Sen öyle san!
Kabarıyor içimizdeki deniz! Biz! Musa’nın Hızırla buluştuğu yerde yeniden canlanmayı-hayy olmayı bekleyenler-deniz! Çıkıyoruz artık kalplerimizden dışarı!
İstanbul’un dirilişi yakındır bu sebepten!
Bil bunu ‘seçilmiş’ bağnaz kardeşim! Bütün oyunların bozulacak yakında… Şeytanla işbirliğin ortaya çıkacak… Garkad ağacı müstesna her ağaç, her kaya, her taş bağıracak yüzüne hainliğini senin…
Sen yaratılanı bozmaya çalıştın… İlahî yaratılıştaki kelimelerin yerlerini değiştirmeye çabaladın sürekli… Hakikati örttün… Bütün dünyayı Sekar’ın içine hapsetmek için elinden geleni yaptın…
Şeytanın işbirlikçisi… Kötülüğün bankeri, faizci muhteris, mazbut soytarı… O an yaklaşıyor… Bütün sesler kesilecek birdenbire… Işıklar sönecek… Teknoloji duracak... O ilk an yine… İyilik ve kötülük yüz yüze kalacak… Teçhizatlanmalarının hepsini bırakacaksın bu dünyadaki… Hakikat bütün yalınlığıyla ortaya çıkacak… Hain cüce! Kuyruğunu ısıran yılan… Pis sürüngen…
Gökyüzü çocuklarının o an yüzlercesi semaya inecekler… Senin dilini kopartacaklar… Bir daha hiç konuşamayacaksın… Dilin yok olacak… Seni artık hiç kimse anlayamayacak… Çaresizlik içinde Kudüs’e, yıkık tapınağının derin kuyularına geri döneceksin…
Ey zincirlerinden kurtulmuş şeytan! ‘Demir’in taşıyıcıları biziz! ‘Altın’ı ezeriz! Kudüs’ün altını üstüne getiririz! Seni yeniden zincirlere bağlarız… Ve tutsak edip dünyanın bütün panayırlarını dolaştırırız… Çocuklar da görebilirler artık senin sefilliğini… Kötülükle beslenen o yılan işte bu deriz… Dünyayı kanla yıkayan… Gazze vampiri… O gökyüzü çocuklarının katili işte bu!
( Bir aşk şiiri nasıl yazılır şimdi! Bütün dünya şeytanın varlığına şahit olurken Gazze’de… Her an hunharca çocukları öldürürken… Sen, sevgiline bir aşk şiiri nasıl yazarsın…
Ey sevgili, aşkın denizi karaya attı bizi… Biz, iki çocuk kaybolduk bunca acının içinde… Kaybolduk bir balık gibi iki denizin birleştiği yerde!
Gazze bekle bizi! Bekle! Ne olur daha ölme… Diren, son çocuk da kalana kadar kalbinde…
Allah’ın yardımı yakındır hepimize… Hayati Sır