Cennet’teki kalbimize iyi bakın!
Ruhun incelikleri bu dünyada da Cennet’te de aynıdır… Kalb, Cennet’tedir hâlâ… Ve incitilmekten çok korkar… Sükûneti bozacak ters bir titreşim, bir hâl, bir ses, bir kelime… İçinde masumiyet olmayan bir bakış… İhlâslı olmayan tek bir söz… İncitir onu… Kalbi… Kalbin sahibini…
Cennet’teki huzuru bozmamalıyız, bu dünya için… Cennet’te olan kalb hisseder sükûnetin bozulduğunu… Ağaçların, kuşların, ırmakların, pınar başlarında söylenen o güzel sözlerin, bu sözlerin içindeki harflerin incindiğini hisseder… Burkulduğunu, kırıldığını, Cennet’ten bu dünyanın ateşini hissettiklerini anlar harflerin…
Ey karanlıkların gölgesi… Kalbin içinde mevcut olmayan şeytan… Seni kim harekete geçiriyorsa bu dünyadaki davranışlarıyla suçludur, suçludur, suçludur o… Her kelimenin içindeki harfleri kırdığı, incittiği, maddenin karanlığını hatırlattığı için…
Ey karanlıkların gölgesinde tutsak edilmiş insan… Kalbinin içinde seni bekleyen ışığın farkına var artık… O ışık Cennet’te emanet edildi sana… O emanetle indirildin dünyaya… Ateşler içinde bir nurla… Beden çarmığına gerildin sonra… Kalbinde açan bir gülle…
Ve insan… Allah’ın yeryüzü halifesi… Ve şeytan… İnsanın düşmanı… Allah’ın hizmetkârı… Ama insanın halifeliğine başkaldırmış… Ve yaratıcı tarafından kendisine süre verilenlerden olmuş… Cennet’ten kovulmuş şeytan… Her kötü sözden, kaba bir davranıştan ve her türlü ikilik düşüncesinden beslenen yılan… Yeryüzünün görünmeyen ateşi… Cinlerin en hızlı olanı…
Ve yerçekimli bir dünyada, dumansız ateşinin hızı ile insana hayatını kolaylaştırır gibi gösterip, onu kendine, ateşine köle yapan, ihtiras abidesi, karanlıkların gölgesi, kibirli şeytan… Öyle imkânlar sunuyorsun ki insana, senin kavurucu ateşinin cazibesinden ancak Allah’ın ihlâslı kulları kurtulabiliyor…
Senin imkânlarını kendinden biliyor çoğu insan da… Ve senin kibrinden beslenerek üstünlük kurduğunu sanıyor ‘öteki’ insanın karşısında…
Allah’a kul olmayan bir insan kibir içindedir… Şeytana yakındır… Kibir, maddenin karanlığına çeker insanı… Ağırlaştırır iyice ruhunun kabını… Tutsak eder seni içinde… Cennet’ten uzaklaştırır… Yerin altına, karnına alır… Işığı göremezsin bir daha… Kalbin, Cennet’te ızdırap içinde kalır… Aranızdaki bağı koparmaya çalışır… Ve sonunda kopar…
Cehennem’in kavurucu ateşinin içindeki doğumun gerçekleşir… Cehennem halkından olursunuz artık…
Ey Cennet’in inceliklerini taşıyan son kalb… İhlâslı bir kalbin çevresinde yapılan son tavaf… İnsanlığın kurtuluşu için hepimizi içine alan son dua… Ve senin kelimelerinin nurunu söndürmek isteyen şeytan…
Olsun! Yaz o zaman… Yaz… Her an yeni bir iş ve oluş içinde hiç durmadan yaz…
Allah, insanı engellemek için çabalayan şeytana rağmen nurunu tamamlayacaktır sonunda…
Bizim kalbimiz Cennet’teki son kalptir belki… Sonunda da bizi Cennet’e çağıracaktır… Hz. Âdem’e öğretilen kelimelerimizle kurtulacağız bu dünyadan…
Şeytanın yerçekiminden kurtulup, gökyüzüne yükseleceğiz… Ve Cennet’e kavuşacağız… Allah’ın sevgili kullarının arasına katılacağız yeniden… Ve bu dünya hayatı çok gerilerde kalacak… Tamamı çok kısa bir anmış gibi…
Sonsuz bir Cennet bahçesinde…
Şimdi… Hayati Sır