Kalplerimizin şanlı bayrağı…
Ağıt yakmak için erken… Hangimiz ölürsek ölelim, direniş sürecek… İçimizde biriken acıyı da devralacak bizden sonra gelen… Kalbinde her zaman ateşten küçük bir elmas taşıyacak… Gözleri öyle parlayacak ki hem acılar içinde kalıp hem de berrak bir deniz dibi gibi o muhteşem masumluğuyla dünyaya bakacak… O konuşmaya başlayınca kâinat sessizleşecek, kelimeleri, yıldızlar gibi gökyüzünde akacak…
Dünyanın ilk günlerinden beri kaç kişi, hiç anlaşılmadan, çoğalamadan, acılar içinde, o masum duruşlarıyla göçüp gittiler öte dünyaya… Ölmeden önce, o son ana kadar, hep iyilik düşündüler, kötülüklere karşı direndiler, insanları bir araya getirmeye çalıştılar… Ve güzel bir fidan diktiler o son nefeslerinde, son bir gayretle toprağa…
Ondan sonra, o göçüp gittikten sonra, onu sevenler, o yaşarken ondan esirgedikleri sevgilerini bir gözyaşı seli gibi onun diktiği fidanın bereketli toprağına akıttılar, fidanı yeşerttiler…
Şimdi, dünyada o ilk cinayetin işlendiği andan itibaren, hepimiz birer Habil olarak Tubal-Kain’lere karşı savaşıyoruz… Onlar bizi öldürdükçe, bizim için akan gözyaşları hep daha çok akacak ve hiç kesilmeyecek… Toprağa diktiğimiz bu fidanlar o güzel insanların gözyaşlarıyla sulanıp, hepimizden daha güçlü büyüyecek, kötülüklere karşı direnecekler…
Bu yüzyılda çevremizdeki kuşatmanın teknolojik olarak artması, bizi yıldırmasın… Teknolojileri ne kadar gelişirse gelişsin, onlar bir canlı yaratamazlar… Kalbin zümrüt tepelerini bilmez onlar… Dünyada yaşanan zulümler arttıkça, acılar içinde kalıp, ateşte yanarak, kor haline gelsek bile bizim masum direnişimizi engelleyemez bu inisiye olmuş klanlar…
İnsanların birbirlerine olan zulümlerini engellemek için başlatılan bu direniş, yıllar süren yolculuğunda, zaman zaman ideolojik bir kimliğe bürünse de aslında teolojiktir… Varlıkla ilgilidir… İnsanın şeytan’la olan mücadelesidir… İyiliğin her şartta, her şekilde, her ortamda sürdürülme gayretidir…
Bizler varlığımızın sahibini biliyoruz, rahatız… Öte dünyaya inandığımız için bu dünyada iyilikler adına kötülerle mücadelede her zorluğu göze alabiliriz… Kalbimiz, direnişimizin bayrağı, aklımız onun direğidir…
Bu bayrak her zaman bu topraklarda Cenab-ı Hakk’ın yardımıyla dalgalanacaktır… O en son anda bile toprağa dikilen bu masum fidan, bizim, iyilerin, kalplerimizin şanlı bayrağıdır… Bu bayrağı dalgalandıran ise Cenab-ı Allah’ın bize üflediği ruhudur.
O istemedikçe bize hiç kimse hiçbir şey yapamaz…
Yeryüzünde her zaman kalbin bayrağını taşıyanlar olacaktır… Onlar birbirlerini hiç konuşmadan tanıyıp, sessizce anlaşacaklardır…
Şimdi, bizim, bir araya gelme zamanımızdır…
Allah, rahmetini üzerimizden eksik etmesin… Bize bütün kötülükleri durduracak masum bir çocuğun kalbini nasip etsin…
Bu kalbi her türlü kötülükten korusun… Kalbin bayrağını bu toprakların üzerinde sonsuza kadar dalgalandırsın…
Bu ilahi bayrağın altında hepimiz hangi kökten, hangi dinden gelirsek gelelim, sonsuz bir güven içinde hep birlikte kardeşçe güzel bir hayat sürelim…
Habil’le Kabil’in, o ilk kardeş cinayetinin acısını böylece birbirimize unutturmaya çalışalım…
İnşaAllah… Hayati Sır