Kalbin yüzünü görebilmek için ‘Mehdi’!
Kelimelerle geliyor ‘Mehdi’! ‘Hakikat’in kelimeleri… Yeni bir dil! İyilerin dili… ‘Kalb’in kelimeleri… Ve secde!
‘Dua’ eder gibi bir hayat… Her an, her an, Allah’ım her an, her durumda, her mekânda sana yönelmek…
Ve ağlayarak secdeye kapanmak… Şükretmek, affına sığınmak, daha çok gayret gösterip, hayrı ve barışı çoğaltmak…
Ey hakikat!
Sükûnet içinde kalınca huzurda, kelimelerin arkasında, o an işte, o an seni fark ettik biz… Ve o anın dışına çıkamadık bir daha… ‘Hakikat’ten hiç ayrılamadık… Hiç! Her ‘hikmet’li ‘söz’ senin içindi… ‘iyi’ ve ‘kötü’yü nerede olursa olsun hemen fark ettik… Ve korunduğumuza inandık…
İnandık, Allah’ım her an sana daha çok inandık…
(Ağaçların bilgisi, dağların, taşların, tabiatın bilgisi verildi bize… Nefsi anladık… Tüm isimler ve nefs!
Sınırlandırılmış bir tabiat! Anladık o zaman…
Hakikat!
‘Hakikat’i anladık… Ve Rabbimizi bir defa daha bildik… Cennet’e yaklaştık… Yaklaştırıldık! Ve kelimelerin ateşini söndürdük…
O an işte ‘dünya’dan kurtulduk… Öldük! Ama ölmedik!
Ey iyilerin ‘söz’ü! ‘Söz’lerin de secde edeni! Ve ölmeden önce öleni! Biz Cenab-ı Allah’ı sahibimiz bildik… O’na kul olduk… Ve o kadar çok mutlu olduk ki bu teslimiyetten… Dünya, esir alamadı bizi o zaman… O zaman bu zamandır işte! O’na ‘söz’ verdiğimiz an Bezm-i Elest’te, hâlâ o andır… O an bizim için hiç bitmez… Sonsuz bir andır o an… İçinde Cenab-ı Hakk’tan gayrı hiçbir ‘şey’ yoktur…
Ey hayatın kayıp denizi! Hiç bitmeyen mürekkebi! Kelimelerin canı! ‘Kalem’in ‘yazı’sı… Ve ilk ‘oku’yanı!
Bu kâinatı ‘oku’ması için ‘insan’! Kalbin bilgisi… Her secdede ‘oku’ması biraz daha kolaylaştırılan insan, yeryüzü halifesi ‘insan’…
‘Secde’nin kalemi! Cennet’in kelimeleri… Ve ‘hakikat’!
Bu hakikati ‘oku’man için yazıyoruz işte! ‘Hayati sır’rı açıklamaya çalışıyoruz sana…
Çünkü vakit çok dar artık… Tüm anlamları kuşatıyor şeytan… Nereye gidersen git onunla karşılaşıyorsun… Ateşten teknolojisiyle kuşatıyor her yönden ‘insan’ı… Çocuğu, anneyi, tüm sevdiklerimizi dumansız ateşinin içine almaya başlıyor…
Ey hakikat!
Dile gel artık… ‘Mehdi’nin dili! Hakikatin kalemi… Secdenin yolculuğu… Ve keşf…
Şeytandan önce de vardık biz! En önce biz vardık! Biz!
Ey iyilik! Kötülükten önce de biz vardık…
Allah’ın sevgili kulları… Nurun taşıyıcıları… Emanetin emin ‘insan’ları… Nur-u Muhammed’in ümmeti… Biz vardık, biz… Her ‘şey’den önce biz vardık!
Allah’ın sevgili kulları!
Ve şimdi!
Yeniden dile getireceğiz işte ‘hakikat’i!
Hazır mısınız?
‘Oku’maya hazır mısınız?
O tek bir anın içine girmek için nefsinizle hesaplaşmaya hazır mısınız?
Kurtuluş için tekbir…
Ve anlamak için hakikati…
Fazla vaktimiz yok!
Şimdi!
Ey tüm insanlar!
Hepimiz için bu ‘oku’ma!
‘Bir’ ‘kalb’imiz olsun kâfi!
Cennet o ortak kalbimizde saklı…
Yeter ki fark edelim kalbimizdeki ‘hakikat’i!
Ey hakikat!
Aynadaki ‘sır’ tüm kelimeler!
Ve ‘Mehdi’!
Açacak bize kalbin yüzünü!
Hayati Sır